"Güven" bilmem hangi ütopyadan gelmiş bir kelimedir. Ne zor bir duygu olarak çıkmıştır insanoğlunun karşısına! Ne onunla yaşanır ne de onsuz. Ne gider insanın içinden ne de içinde kalır. Nankör insanoğlu onu da barındırtmaz kimsenin içinde. Ne vefasızdır o insan, ne ucuzdur! Zor bir duygu demiştim, doğru. Tür olarak kolaya kaçmaya bayılırız. Kim uğraşacak “güven”i ömür boyu misafir etmekle, değil mi? Bir insanoğlu vardır bir de çıkarları. “Güven”i de almış koymuşuz çıkarlarımızın arasına. Çıkarlarımıza göre güvenmeyi seçeriz, garip. Samimi duygularda barınamaz olur. Samimiyetsiz samimiyetlerde daha bir cazip gelir. Nedenini çözmeye ömrüm yeter mi, bilmiyorum. Sorgulamaya devam edeceğim kesin. Aslında yalnız olduğumuzu hatırlatır çokça hikâye. Her gün onlarcası da eklenir. Arkanızı dönersiniz; eldir herkes bir parça, çokça parça. Kendine bile güvenmez ya insan bazen. İnsan olmayı beceremezken arkadaş, dost, kardeş, aşk olmayı bu “tür”den beklemek pek de haklı bir beklenti