Memleketimin küçük bir köyünde başlayacağım öğretmenliğimin ilk günü bugün. Geleli dokuz gün oldu. İyi koşullarda dünyaya gözünü açmış, hiçbir zorluk görmeden büyümüş, teknolojiyle harmanlanmış, kokoş, taze bir öğretmen dokuz günde köy yaşamını ne kadar özümseyebilirse o kadar özümseyebilmiş durumdayım. Asla kötü hissetmiyorum kendimi ama. İçim kıpır kıpır. Bavulumu hazırlarken en sade kıyafetlerimi seçmeye çalıştım. İlk izlenim önemli! Şehirli, kokoş öğretmene çıkmamalı adım ilk günden. Haki yeşili ince bir kazak, dizlerimde kırık beyaz bir etek, yine haki yeşili babetlerimle ilk günüme hazırım! Uzun, beyaz küpelerim… Hayır, o kalsın. Kumral saçlarımı kulak arkası kahküllerimden küçük siyah bir tokayla arkadan tutturup hazır olduğuma kanaat getiriyorum. Derse hazırlık yaptığım kâğıtlarımı pembe şeffaf dosyamın içine yerleştirip yola koyuluyorum. Sonbahar gülen yüzüyle beni izliyor. On dakika yürüme sonrası okulumdayım. Minik öğrenciler süzen gözlerle bana bakıyorlar. "