Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Adının Adamı

Memleketimin küçük bir köyünde başlayacağım öğretmenliğimin ilk günü bugün. Geleli dokuz gün oldu. İyi koşullarda dünyaya gözünü açmış, hiçbir zorluk görmeden büyümüş, teknolojiyle harmanlanmış, kokoş, taze bir öğretmen dokuz günde köy yaşamını ne kadar özümseyebilirse o kadar özümseyebilmiş durumdayım. Asla kötü hissetmiyorum kendimi ama. İçim kıpır kıpır. Bavulumu hazırlarken en sade kıyafetlerimi seçmeye çalıştım. İlk izlenim önemli! Şehirli, kokoş öğretmene çıkmamalı adım ilk günden. Haki yeşili ince bir kazak, dizlerimde kırık beyaz bir etek, yine haki yeşili babetlerimle ilk günüme hazırım! Uzun, beyaz küpelerim… Hayır, o kalsın. Kumral saçlarımı kulak arkası kahküllerimden küçük siyah bir tokayla arkadan tutturup hazır olduğuma kanaat getiriyorum. Derse hazırlık yaptığım kâğıtlarımı pembe şeffaf dosyamın içine yerleştirip yola koyuluyorum. Sonbahar gülen yüzüyle beni izliyor. On dakika yürüme sonrası okulumdayım. Minik öğrenciler süzen gözlerle bana bakıyorlar. "

Hikâyelerce

Benim hikâyem, senin hikâyen, onun hikâyesi. Kim bilir gelecek ne ilginç hikâyelerle doludur. Ve biz o hikâyelerin anonim mimarları. İnsan... Sen o kadar özel bir yaratıksın ki kurabiye🍪 tadında bir hikâye de sen bırakmadan geçme bu dünyadan. Aromalı olmak zorunda değil. Dünyanın sade hikâyelere de ihtiyacı var. Hafif tatlara ve de ağızda dağılan. Bazen içinde her tattan bırakan hikâyelere de. Biraz portakal🍊, biraz çikolata🍫 tadında bir hikâye azımsanacak gibi değil. Hikâyelerimiz geleceğe uzanırken içinden geçtiğimiz hikâyelerde bize düşen; ferah bir koku, ince bir tat, tatlı bir tebessüm bırakmaktır belki de. Acı bir hikâyenin tatlı bir sonu olmak da var. Ben biber🌶 severim dersen yanında biraz patates🥔 iyi gider. Sadece biberle geçmez hayat sevgili okuyucum. Düşünme düşünme. Geçmiyor. Demem o ki acı kaçınılmazken bulacağımız nötr ve asidik tatlara hikâyelerimizin ihtiyacı var. Senin tatlı hikâyene hepimizin ihtiyacı var. Senin gerçeklerle biten güzel hayallerine dünyanın ih

Fark Etmeden Yaşamak

Ya böyle fark etmeden yaşamak deyince neden etrafımızda olanları fark etmiyoruz gibi anlaşılabilir ama aksine ben bugün fark etmeyerek yaşama özlemiyle dolduğum bir ruh hâliyle yazıyorum. Her şeyin farkında olmanın eylemlerimi kısıtlamasının bıkkınlığı var üzerimde. Çünkü yoruyor efendim, farkında olmak da yoruyor. Şöyle ki doğru bir şey yapmaya karar verdikten sonra ne yaptığının farkında olmadan, kendini dinlemeden o şeyi yapmak ve mütemadiyen iyi şeyler uğrunda koşturmak. Yapmak istediğim şey tam olarak bu. Kendimizi dinleyerek yaşayınca başladı kendimizle olan savaşımız. Kendimizi dinleyerek yaşayınca hissizleştik. Yapmamız gerekenler, gerçekten yapmamız gerekenler egolarımızla ördüğümüz duvarların ardında kaldı. Bir öğrenci olarak vereceğim ilk örnek şu olabilir ki ders çalışırken ders çalıştığımın farkında olmasam. Akıl buna uyandığı an, "Ben şuan ders çalışıyorum," dediği an geliyor kaçınılmaz kaçışlar. Aslında zaten bence odaklanamama sorunumuzun temel sebebi de b