Sonu olmayan mutluluk hazinesinden düşünmeden, sabırsızca, hırsla büyük mutluluklar beklerken sadece görüntüsüyle asık suratımı toplayan kedinin bana gönderilmiş bir mutluluk olduğunun farkında değildim. Düşünürsem eğer o an gülümseyebilmek benim seçtiğim bir mutluluk değildi; beklemediğim bir anda kulağıma çalınan güzel bir söz veya beş yıldır pek değişmeyen kaktüsümün beş yılın sonunda tomurcuk vermesi de...
Seçmediklerim, bilmediklerimden derlenip bir demet hâlinde sürekli sunuluyormuş meğerse. Neye ne zaman ihtiyacım olduğunun seçimime bırakılmaması ne tatlı bir nimetmiş, tam olarak şu ân bu cümleyi yazarken anlıyorum. Kalbimin gizli odasındaki ümidim çıkageliyor, bütün ümitsizliklerim teslim oluyor.
"Altın mıyız bakır mı diye sürekli eleklerden elenirken" ve ben bakır olduğumu itiraf ederken aynı anda seçmediğim mutluluklarla sarmalanıyorum. Kalbime yayılan hoşluğun adını artık koyabiliyorum: Bilmediğimi bilirken bilenden gelene hayranmışım. Seçtiklerimde kusur, seçmediklerimde mana...
Seçmediğim mutluluklardan anladım ki ruhumu uzun zamandır pek hayli sıkışmış hissederken aslında benim için murat edilen tomurcuklara gebeyim, çiçeklerim ânlarda açacak ve gönlümden akanlarla en güzel zamanda kucaklaşacağım.
Yine çok güzel bir yazı olmuş ❤️❤️❤️ Yüreğinize sağlık
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim🤍
Sil